KINAMA 

Öncelikle Öğretmenler Günü Kutlanırken ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü Arefesinde Espiye İlçesinde görev yapan meslektaşlarımızdan Av.Emrah ÖZDEMİR' in kızkardeşi ve Av.Muhammet Can KARAMAN' ın öğretmen eşi Ebru KARAMAN' a sırf görevi nedeniyle okul bahçesinde yapılan saldırıyı lanetliyoruz. Sorumlusunun yasalar önünde Kamu Vicdanını rahatlatacak ve işlenen suçların karşılığı olacak caydırıcı cezaları alması adına ilgili makamların  gereken hasassiyeti göstermelerini bekliyor ve konunun sonuna kadar takipçisi olacağımızı Kamuoyunun bilgisine sunuyoruz. GİRESUN BAROSU 

 

TÜBAKKOM 25 KASIM “ KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN ORTADAN KALDIRILMASI İÇİN ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ “

BASIN AÇIKLAMASI 

       25 Kasım “ Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü”. Dominik Cumhuriyeti’ni 31 yıl boyunca kanla,baskı ve zulümle yöneten diktatör   Trujillo’ya karşı mücadele yürekli kadınların,Mirabel Kardeşlerin  25 kasım 1960’da tecavüz edilerek ve dövülerek öldürülmesinin anısına, baskılara yenilmeyen yürekli kadınların mücadelesini onurlandırmak ve kadınlara yönelik şiddetle mücadele etmek adına ölümsüzleştirdiğimiz gün…

       Kadına Yönelik şiddetin çarpıcı artış gösterdiği ülkemizde ; mücadele yöntemlerini tartışırken ; Kadına yönelik şiddetin hayatın diğer alanlarında yaşanan şiddetten bağımsız olarak ele alınması durumunda mücadelenin etkisiz kalmasına yol açacağı gerçeğini de dikkate almamız gerekmektedir. Şiddet kimden, nereden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın ,şiddet uygulayanın / şiddet uygulananın  kim olduğuna ,neden uygulandığına bakılmaksızın ortak bir bilinçle şiddete karşı duruş sergilenmelidir.

         Kadına yönelik şiddetle mücadele için  Ulusal eylem planları yapılmasına rağmen, ülkemizde kadına yönelik şiddetin arttığı görülmektedir. Kadınlarımız ,kız çocuklarımız her alanda eğitim , yaş, sosyo-ekonomik durum ayırt etmeksizin şiddet görmekte, tacize ,tecavüze uğramakta ,sakat kalmakta ve öldürülmektedir. Yasalarımızda yapılan değişikliklerin kadına yönelik şiddeti azaltmaya yetmediği ,hatta en önemli insan hakkı olan yaşam hakkını ihlal eden öldürme filinin çok arttığı bir gerçektir. Bu artışın önemli bir  nedeninin de ülkemizde mevzuatla uygulama arasındaki yetersizliktir. Mücadelede sonuca varılmak isteniyorsa devletin bu soruna odaklanması gerekmektedir. Öncelikle kadına yönelik şiddetin kadının sosyal hayata katılımını engelleyen sosyal bir olgu olduğunun kabulüyle ;mücadeleyi şiddet uygulandıktan sonraki mücadele yerine ,şiddetin uygulanmasının önüne geçilmesi  yönündeki mücadele yöntemlerine ağırlık vermemiz gerekmektedir .Bu nedenle kadına yönelik şiddetin önlenmesi için devletin çok yönlü ,bütüncül politikalar üretmesi yanında;bu mücadelenin toplumsal düzeyde ortak ve kararlı bir şekilde yürütülmesi, herşeyden önce kadının birey olduğunun kabulünü sağlayacak toplumsal zihniyet dönüşümünün sağlanması zorunludur. Kadınlara yönelik şiddeti doğuran ve sürekli hale getiren olumsuz tutum ve davranışları ortadan kaldırmak için cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle ilgili sosyal farkındalık yaratmak ,zihniyet değişikliği yaratarak bireylerin ve toplumun kadına bakış açısını dönüştürmek zorunluluktur.

         Kadına yönelik şiddetin önlenmesi mücadelesinde bu mücadelenin paydaşı olan herkesin samimi olması gerekmektedir. Özellikle devletin ,hükümetin ,siyasi makamların kadına bakış açılarını kadın sorununu çözecek yönde dönüştürmeleri gerekmektedir. Yasaları çözüme odaklı değiştirirken , kullanılan dilin siyasi amaçlı olarak   kadın haklarına aykırı olması ,toplumsal zihniyet değişikliğinin önündeki en önemli engeldir. Cumhuriyetle kazandığımız kadın haklarımızın ortadan kaldırılmasına yol açacak  yasal değişikliklerin yapılması , laik eğitimden uzaklaştırılması ,Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı kurumlarda kullanılan dilin ve açıklamaların  kadın haklarına aykırı olması, kadının her şeyden önce birey olduğunun kabul edilmemesi yönündeki beyan ve tutumlar  kadının insan haklarının ihlalinin artmasına yol açmakta ve yapılan mücadeleyi engellemektedir. Bu nedenle kadına yönelik şiddetle mücadele alanında karar alma sürecinin kapsayıcı bir süreç olması ve tüm paydaşların rol oynamasının sağlanması gerekmektedir. Kadın alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin karar alma sürecine katılımı mutlaka sağlanmalı, kadın örgütlerine danışılmalı, dinlenmeli ve destek olunmalıdır. Karar alma mekanizmasında insan hakları ön planda yer almalı, kadına yönelik şiddet bireysel kadın hakları ihlali olarak kabul edilmelidir.

         İstanbul sözleşmesine ilk  imza atan ülke olmamıza ve sözleşmede açıkça yasaklanmasına rağmen; aile hukuku  ve kadına karşı şiddet alanında uzlaşma ve arabuluculuk uygulamasına gidilmesinin düşünülmesi  hukuki dayanaktan yoksundur. Böyle bir kabul sözleşmenin ihlaline yol açacağı gibi ,kadına yönelik şiddetin önlenmesi mücadelesine de engel olacaktır.

        Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu olarak  dün olduğu gibi bugün de; ülkemizin her yerinde, kadının insan haklarının ihlaline yol açan her türlü davranışın tutumun , kadınların  Cumhuriyetle elde ettiği kazanımlara aykırı yasal değişikliklerin karşısında  olmaya devam ederek, kadına karşı şiddetin tamamiyle ortadan kaldırılmasına  yönelik politikaların ortaya konulması mücadelemizi  kararlıkla sürdüreceğiz. Kamuoyuna saygılarımızla.

 

Tarih : 24.11.2017
Okunma : 1900

© 2024 - Giresun Barosu

Adres : Çıtlakkale Mah. Atatürk Bulvarı No.121/1 - GİRESUN / Telefon: 0454 215 76 57 / Faks: 0454 215 76 58)
Adli Yardım Bürosu: 0 454 215 76 69 | Sosyal Tesis : 0 454 215 76 69 / D:17
E Posta : giresunbarosu@gmail.com | KEP Adresi: giresunbarosubaskanligi@hs01.kep.tr
E-Tebligat Numarası: 35366-96939-85090
Giresun Barosu Union of Black Sea Countries Bar Association (BCBA) üyesidir.